Özgür Özel: "Bunlar bu işi birlikte pişirdiler, Öcalan’la da anlaştılar, şimdi de riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar. Bu işlerin ilk başı biraz risklidir. Riskli yolu Devlet Bey katediyor. İlk duygusal tepkiler veya oluşacak reaksiyonlardan sonra Tayyip Bey takip edecek veya çok reaksiyon varsa belki de vazgeçecek."
CHP lideri Özgür Özel, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin PKK lideri Abdullah Öcalan'a yaptığı çağrı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın arka planda kalarak "destekliyorum" açıklaması yapmasını değerlendirdi. Özel'e göre Cumhurbaşkanı Erdoğan riskli yolu Devlet Bahçeli'ye yürütüyor.
Özgür Özel, "Bunlar bu işi birlikte pişirdiler, Öcalan’la da anlaştılar, şimdi de riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar. Bu işlerin ilk başı biraz risklidir. Riskli yolu Devlet Bey katediyor. İlk duygusal tepkiler veya oluşacak reaksiyonlardan sonra Tayyip Bey takip edecek veya çok reaksiyon varsa belki de vazgeçecek. Devlet Bey’in siyaset alanını riske edip, kendilerini güvenli alanda ölçme değerlendirmeyle takip ediyor olabilirler" dedi.
Bir grup gazetecinin sorularını yanıtlayan Özel'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Kürt sorunu diye bir sorun olduğunu Devlet Bahçeli ve onu ne derse ayakta alkışlayan grubu dışında herkes kabul ediyor. Türkiye bunu Özal döneminde 40 yıl önce aştı, iyi de yaptı. Ben daha Bahçeli konuşmadan da söyledim, biz bütün Kürtlerin sorununu çözmek ve bütün Kürtlerin kendisini eşit hissettikleri bir Türkiye istiyor, bunun için de demokrasi vaat ediyoruz.
Kürt sorunu yoktur demek, meseleyi yarım asır geriye götürmek demektir. Öyle yapıldığı dönemlerde terör ortaya çıktı. Kürt sorunu vardır, çözelim yerine, Kürt sorunu yoktur dersen, Abdullah Öcalan’ı salarsın, adı PKK ya da başka bir terör odağı ortaya çıkar. Bu doğru bir şey değil.
Türkiye’de birçok insan Kürt sorunu var, diyor. Bahçeli, hayır yok diyor. Bunu demekle sorun ortadan kalkmaz. Bu yüzden açılım dedikleri şey, demokratik değil aksine diktatoryal-otokrat bir açılım yapıyorlar. Adı süreçse demokratik değil dayatmacı bir süreç. Sürecin bu haliyle uzlaşmamız mümkün değil. Sorun var mı yok mu diyenlerin sokağa çıkıp Kürtlerle konuşması lazım.
Çatışmalı süreçler, terör sorunu bütün dünyada nasıl çözülüyorsa öyle bir yöntemi izlemek ve onun dört temel unsuru şeffaflık, karşılıklı güven artırıcı adımlar, birbirine tutamayacağı sözler vermemek ve verilen sözleri tutmak, olmazsa olmazı toplumsal mutabakat. Şehit aileleri ve gazilerin yüzlerine bakamayacağımız bir çözüme razı olamayız.
'SORUNUN VARLIĞINI KABUL ETMEDEN NASIL ÇÖZECEKSİN'
Meclis’te yürümeli bu iş. Sivil toplum dahil edilmeli. Meclis odaklı bu süreci yürüttük, Meclis dedi ki ‘Çözdük Kürtlerin taleplerini”. Kürtler de dedi ki ‘Tamam’, o zaman Türkiye çok büyük bir kazanım elde etmiş oluruz.
Devlet Bey’in dediği yöntemde büyük riskler olduğu gibi dünyada bir süreci böyle çözen ülke yok. Çözemezsin. Sorunun varlığını kabul etmeden nasıl çözüm üreteceksin.
Erdoğan’ın Anayasa yaptığı gibi Kürt sorununu çözemezsiniz. Bir parti getirecek dayatacak, “Budur” diyecek! O nedenle diyoruz ki Meclis toplansın veya görevlendirmeler yapsın, bir toplumsal mutabakatı hep beraber arayalım. Çünkü Özgür Özel’in önerilerine AK Parti ve MHP, bazı önerilerine DEM’in ya da İYİ Parti’nin itirazları olacaktır. Olmazları konuşarak masaya oturulmaz. Bu nedenle bu komisyon kurulduğunda meselenin özüne yönelik herkes önerilerini söyler. Belki ilk önce “Kürt sorunu nedir?” diye geniş bir çalışma yapar Meclis. Var mıdır, yok mudur? Bu da bir yöntem.
Devlet Bey Meclis’e gelsin desin ki, “Bir komisyon kuralım, Kürt sorunu var mı yok mu ona bakalım”. Kürtlere sorulacak. “Yok” diyorsa Abdullah Öcalan’ı neden salıyor. Onun demesi ile yok oluyorsa “Bebek katili” dediği kişiyi neden salıyor ve ev hapsine alıyor…Terör neden var, sorun olmadan terör olur mu?
'BUNLAR İŞİ BİRLİKTE PİŞİRDİLER'
Erdoğan konuşmadan suya yazı yazıyor gibiyiz. Yüzde 90 ihtimalle Bahçeli’ye bunları söylettiriyor. Bahçeli verilen görevi yapıyor. Çünkü kendi söylese MHP’den itirazlar gelebilir, milliyetçi tabandan gelebilir. Bahçeli bunları bir söylesin, hatta en ileriden söylesin toplumda ne olacak bitecek bakalım, ölçtürelim, biçtirelim… Çünkü Erdoğan’ın pratiğinde şu var, Habur görüntüleri toplumda infial yarattıktan sonra geri vites yapmıştı. Bir de yüzde 10 rezervim var; Bir diğer ihtimal olarak da Erdoğan’ın SETA’nın Kürt seçmen tamamen koptu diye bir raporu var. AK Parti Kürtlerin bir, bazı yerlerde ikinci partisiyken, şu anda AK Parti ile Kürtler gönül bağını kopardı, Kürt milletvekilleri rahatsız falan gibi şeylerden sonra, Erdoğan’ın, bu bilgi değil ama sezgi olarak söylüyorum ‘Ben Kürtlerle ilgili bazı adımlar atmak ve onları yeniden kazanmak için yeni bir süreç tarif etmeyi düşünüyorum sizin de bu konuda olumlu katkınızı bekliyorum demesi ve Bahçeli’nin de kendi yöntemiyle “Al sana katkı” deyip, aslında süreci işin içinden çıkılmayacak bir şekle soktuğuyla ilgili de bir yüzde 10’luk bir rezervim var.
Ama diğer yanı şöyle, bunlar bu işi birlikte pişirdiler, Öcalan’la da anlaştılar, şimdi de riskli yolu Bahçeli’ye yürütüyorlar. Bu işlerin ilk başı biraz risklidir. Riskli yolu Devlet Bey katediyor. İlk duygusal tepkiler veya oluşacak reaksiyonlardan sonra Tayyip Bey takip edecek veya çok reaksiyon varsa belki de vazgeçecek. Devlet Bey’in siyaset alanını riske edip, kendilerini güvenli alanda ölçme değerlendirmeyle takip ediyor olabilirler.
(Alaattin Çakıcı ve Kürşat Yılmaz’ın desteği) Bahçeli’ye kendisini güçlü hissettirdiler. Çağırdı, arkamda durun, bize bir güç verin, dedi. Yani MHP’nin içine düştüğü hazin durumu, sürüklendiği noktayı gösteriyor."