Mümtaz’er Türköne’den meal yorumu: Din üzerinden iktidar kuruluyor

Diyanet’in Kur’an meallerine onay şartı getirmesi, dinî yorumda tekelleşme tartışmalarını alevlendirdi. Mümtaz’er Türköne’ye göre tehdit altında olan laiklik değil, bizzat dindir.

Mümtaz’er Türköne Turkishpost’taki yazısında, Diyanet’in Kur’an meallerine onay şartı getirmesini, doğrudan “din üzerinde yorum tekelinin” kurulması olarak değerlendiriyor. Bu durumun yalnızca laikliğe değil, doğrudan dinin kendisine tehdit oluşturduğunu savunuyor.

TEK YORUM, TEK İKTİDAR

Türköne’ye göre Kur’an meallerine Diyanet’in onay şartı getirmesi, dinî metinler üzerinde çoğulcu anlayışın tasfiyesi anlamına geliyor. Bu, “yorum tekeli” kurarak farklı düşünce ve inanış tarzlarını dışlamanın yolunu açıyor.

“Yorum tekeli, iktidar tekelidir” diyen Türköne, devletin dinî yorum üzerindeki hâkimiyetini genişletmesini tehlikeli buluyor: “Meal üzerinden farklı yorumları devre dışı bırakıp tek bir anlayışı dayatmak, dinin siyasete değil, siyasetin dine hükmettiği bir düzen kurar.”

MÜNKER-NEKİR MÜLAKAT KOMİSYONUNA DÖNÜYOR

Dinî inanç alanının siyasi otoritenin araçlarına dönüştüğünü savunan Türköne, bu durumu ironik bir dille şöyle eleştiriyor: “Öldükten sonra münker-nekir meleklerinin sorgu suali, öğretmen atamalarındaki mülâkatlara döner. Cennet köşkleri imar rantına konu olur. Hurilerin sayısına Turizm Bakanlığı karar verir.” Bu örneklerle, dinin ruhunun kaybolduğunu ve siyaset eliyle sıradanlaştığını vurguluyor.

FİTNE Mİ İMTİHAN MI? TERCÜME KRİZİ

Yazının önemli bir bölümünde Türköne, Kur’an meallerindeki çeviri farklarına dikkat çekiyor. Özellikle Araf Suresi 155. Ayette geçen “fitnetuke” kelimesinin “imtihan” olarak çevrilmesini sert biçimde eleştiriyor:

“Peygamber, Rabbine ‘fitneci’ diyor ama meallerde bu sansürleniyor. Fitne yerine ‘imtihan’ yazılıyor. Bu, yorum tekeline apaçık bir örnektir.”

Türköne’ye göre, bu tür değişiklikler kutsal metnin anlamını siyasî ve ideolojik ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirme çabasıdır.

YOKSULLUK ALLAH’TAN, ZENGİNLİK İKTİDARDAN MI?

Türköne, iktidara yakın din adamlarının ekonomik kriz dönemlerinde sarf ettiği bazı sözleri de eleştiriyor. Özellikle “Hayat pahalılığı Allah’tandır” şeklindeki açıklamalara karşı çıkıyor: “Peygamber pazardaki fiyatlara müdahale etmemişken, bir kamu görevlisinin Allah’ı ekonomik çöküşün sorumlusu ilan etmesi, dinin içeriğini boşaltmak değilse nedir?”

CAMİYE GİTMEK ZORUNDA KALDIĞINIZ SOĞUK BİR DİN

Türköne’ye göre, Diyanet’in yönettiği dinî kurumlar, halka hitap etmeyen, soğuk, itici ve sevimsiz bir din algısı oluşturuyor. Vaaz kürsülerinde cinsellik takıntılı tarikat hatiplerinin olduğunu söyleyerek, halkın camilere yabancılaştığını savunuyor: “Cenazenizi imam kaldırdığı için tahammül etmek zorundasınız. Gözlerinizi kapayarak bir şeyleri sineye çekiyorsunuz.”

LAİKLİK DEĞİL, DİN TEHDİT ALTINDA

Mümtaz’er Türköne, bu süreçte laikliğin değil, doğrudan dinin kendisinin tehdit altında olduğunu belirtiyor. Ona göre asıl tehlike, kutsal olanın siyasal çıkarlara alet edilmesidir: “Diyanet’in mealler üzerindeki sansürü, düşünce özgürlüğünden önce, iktidarların çamurlu ayaklarıyla kutsal alana girmesidir.”

DİN DEVLETLEŞTİRİLİYOR, İKTİDAR DİNLEŞTİRİLİYOR

Türköne’nin analizine göre, Kur’an mealleri üzerinde devlet onayı şartı, İslam’ı bireysel ve özgür yorumlardan arındırarak, tek bir siyasi otoritenin dayatmasına açıyor. Bu durum hem dini yozlaştırıyor hem de iktidarın meşruiyetini ilahi bir kaynakla güçlendirme çabası olarak görülüyor.

Haberi Paylaş