Gazeteci Yazar Memduh Bayraktaroğlu, gazeteciliğin Türkiye’de geldiği noktayı yazdı. Bayraktaroğlu’na göre gazetecilik, halkın sesi olmaktan çıkıp kişisel saldırıların mecrasına dönüştü. Adhominem gazetecilik, mesleğin hem ruhunu hem güvenilirliğini çürütüyor.
MEDYADA KOKUŞMA HİKÂYESİ
Gazeteci-yazar Memduh Bayraktaroğlu, Nefes gazetesindeki son yazısında Türkiye’de gazeteciliğin çürüyen yapısını, Kurtuluş’ta bir balıkçı tezgâhı metaforuyla anlatıyor. Balığın kokusunun baştan kuyruğa kadar yayılması, gazetecilik mesleğindeki kokuşmuşluğun sembolü haline geliyor. Bayraktaroğlu’nun deyimiyle: “O zamanlar kokuşma baştaydı, şimdi ayağa kadar geldi.”
ADHOMİNEM NE DEMEK?
Latince “adhominem”, kişiye yönelik saldırı anlamına gelir. Bu kavram, tartışmalarda fikir yerine kişiliğe yüklenme yöntemini ifade eder. Medyada adhominem gazetecilik, haber üretmek yerine muhalif siyasetçilere ya da yazarlara kişisel saldırılarda bulunmak anlamında karşımıza çıkıyor.
Bayraktaroğlu da yazısında bu tür gazetecileri, “fikir yerine karakter suikastı yapanlar” olarak tanımlıyor.
HABER DEĞİL, ÇAMUR ÜRETİYORLAR
Artık bazı sözde gazeteciler sabahlarını haber takibiyle değil, sosyal medyada muhalifleri karalama planlarıyla geçiriyor. Bayraktaroğlu, bu isimlerin asıl amacını şöyle açıklıyor:
“Onlar kamuoyunun değil, iktidarın nabzını tutuyor. Her gün düzenli olarak çamur üretmeye çalışıyorlar.”
YALANI YALANLA BESLEYEN MEDYA
Bayraktaroğlu’na göre bu gazetecilerin ortak özelliği, utanma duygularını tamamen yitirmiş olmaları. Bir yalan haber çürütülse bile, hemen ikinci bir yalanla onu destekliyorlar. Sosyal medyada çok tıklanırsa bu süreç, “başarılı kriz yönetimi” diye pazarlanıyor.
İLKESİZLİKTEN ZENGİNLİĞE
Bu tür gazeteciler, bir dönem ilkeli habercilik yapan büyüklerinden eğitim almış olsalar da, o yolu seçmemiş. “Çok okunmak değil, çok kazanmak” sloganıyla yola çıkan bu isimler, bugün medya ortamını hem zihinsel hem ahlaki olarak kirletiyor.
GAZETECİLİK ONURLA YAŞAMALI
Bayraktaroğlu, gazeteciliği “kamuoyunun doğru bilgiye ulaşma hakkını savunan bir meslek” olarak tanımlıyor. Ancak adhominem anlayış, mesleği içeriden çürütüyor. Yazı, mesleğe dair güçlü bir uyarıyla bitiyor: “Gazetecilik ya onurla ayakta kalacak ya da kokuşmuş bir propaganda aracı olarak tarihe karışacak.”