infaz düzenleme paketinde son dakikada yapılan değişiklikleri Serbestiyet’e değerlendiren Av. Levent Mazılıgüney, mahpus aileleri de bayram için hazırlık yapmaya başladığını belirterek “maalesef siyasetin oluşturduğu beklenti hayal kırıklığı ile sonuçlandı.” diye konuştu
MAzılıgüney, en az bir milyon kişinin bayrama buruk gireceğini ileri sürerek “suç tipine göre yapılması bile bu aşamada anlamsız olan tartışmaların, aynı suçları işledikleri iddia edilen farklı insan gruplarına yönelik yapılması ne hukuki ne de insanidir.” ifadelerini kullandı.
CEZAEVİ NÜFUSUNDA DÜNYADA LİDERİZ
Ülkemizde cezaevlerinin kapasitesi 300 bin iken nüfusu 410 bin mertebesinde. Birçok ilin nüfusundan daha fazla cezaevi nüfusumuz var ve Avrupa ve OECD ülkelerinde cezaevi nüfus yoğunluğunda ilk sıradayız. Cezaevlerine girmesi beklenen, yakın zamanda hükümlü olması beklenen kişi sayılarını ise kimse düşünmek dahi istemiyor, adeta bir çığ geliyor. Özetle ceza adalet sistemi çalışmıyor ülkemizde.
CEZAEVLERİNDE DOLDUR BOŞALT YAPILIYOR
Cezaevlerinde aralıklarla bir nevi doldur boşalt yapılıyor. Cezaevi nüfusu pansuman tedbirlerle biraz azaltılıyor, sonra hızla fazlasıyla doluyor. Son tedbirlerden biri de pandemi zamanında yapılan ve Covid düzenlemesi diye bilinen infaz düzenlemeleriydi. Ancak Covid düzenlemelerinden yalnızca hükümlüler faydalanabildi. İlk derece mahkemeleri ceza kararı verdikten sonra istinaf ve Yargıtay aşamalarında dosyalar çok uzun süre bekleyebiliyor. Cezası Yargıtay’da erken onananlar Covid düzenlemesinden faydalanırken, onanmayanlar faydalanamadı. Tuhaf ve açıklanamaz bir eşitsizlik oluştu. Birçok mahpus, adil yargılanmadığını düşündüğü halde düzenlemeden faydalanabilmek için temyiz hakkından vazgeçti.
UYGULAMADAKİ HAKSIZLIK GİDERİLMNEDİ
Uygulamadaki bu haksızlığın giderilmesi için 30 Temmuz 2023 öncesi suç işlemiş herkesle ilgili genişleme bekleniyordu ve daha da önemlisi bu genişlemeden tutuklular da faydalanacaktı. Uzunca bir zamandır hem kamuoyu oluştu hem de siyaset büyük bir beklenti oluşturdu. Birkaç aydır cezaevi ziyaretlerimde tüm mahpuslar sadece bu düzenlemenin zamanını ve kapsamını soruyordu. Aileler de çok umutluydu. Ülkemizdeki barış süreci ile birlikte de Kurban Bayramı öncesinde düzenlemenin yapılacağına kesin gözüyle bakılıyordu ve siyaset de bu beklentiyi oluşturmuş, destekleyecek çokça açıklama yapılmıştı.
MAHPUS AİLELERİ BAYRAMA BURUK GİRDİ
Öyle ki, 60 kişilik bir koğuşta her bir mahpusun eşyalarını topladığını bir mahpus yakını iletti. Mahpus aileleri de bayram için hazırlık yapmaya başlamıştı çoktan. Maalesef siyasetin oluşturduğu beklenti hayal kırıklığı ile sonuçlandı. Mahpusların toplanan eşyaları tekrar dolaplarına kaldırıldı. Mahpus ailelerinin, özellikle çocukların bayramda kavuşma hevesleri kırıldı. En az bir milyon kişi bayrama buruk girecek. Bu durum siyasete olan güveni zedelemekle kalmadı. Barış sürecindeki samimiyetin de sorgulanmasına neden oldu.
BELLİ BİR GRUBUN DÜZENLEMEDEN FAYDALANMAMASI FECAATTİR
Bununla birlikte suç tipine göre yapılması bile bu aşamada anlamsız olan tartışmaların, aynı suçları işledikleri iddia edilen farklı insan gruplarına yönelik yapılması ise ne hukuki ne de insanidir. Kamuoyuna yansıdığı şekilde belirli bir insan grubunun düzenlemeden faydalanmaması amacıyla düzenleme geri çekildiyse bu tarif edilemez bir fecaattir.
1412 HASTA MAHPUS VAR
İnsan Hakları Derneğinin 28 Nisan 2025 tarihli 2025 Yılı Hasta Mahpuslar Raporuna (https://www.ihd.org.tr/2025-yili-hasta-mahpuslar-raporu/) göre 161’i kadın ve 1251’i erkek olmak üzere en az 1412 hasta mahpus bulunmakta. Hasta mahpuslardan 335’i ağır, 230’u hayatını tek başına devam ettiremiyor, 105’inin de desteğe ihtiyacı var. Bu sayılar muhtemelen daha fazladır çünkü resmi verilere ulaşılamıyor. Benim görüşüm hiçbir hasta mahpus cezaevinde olmamalı şeklindedir ancak TBMM’ye sunulan düzenlemede “maruz kaldığı ağır bir hastalık veya engellilik nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idame ettiremeyeceği tespit edilen ve toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturmayacağı değerlendirilenler” şeklinde sınırlanmış.
YETKİ ADLİ TIP KURUMUNDA
Dolayısıyla hasta mahpusların cezaevinde kalıp kalamayacaklarıyla ilgili sağlık açısından yetki Adli Tıp Kurumu’nda. Kurumun çelişkili raporları kamuoyunda malum. Toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike kavramı ise 2013 yılından bu yana infaz kanununda yer almakla birlikte sorunlu bir kavram çünkü ağır hastalık ve hayatını yalnız idame edememekle çelişen bir durum. Hem ağır hasta olacak hem de serbest olursa toplum güvenliği bakımından ağır ve somut tehlike oluşturacak denemez, denmemeli. Hasta mahpusların bir an evvel tahliyesi önemli ancak cezaevi nüfusunun azaltılmasına önemli bir etkisi olmayacak.