İKİ GEMİ AYNI KADER
Gazze’ye insani yardım taşıyan Madleen gemisine uluslararası sularda İsrail tarafından el konulması, bir döneme damgasını vuran Mavi Marmara saldırısını yeniden gündeme getirdi.
Madleen’de aralarında Greta Thunberg gibi ünlü aktivistlerin de bulunduğu 12 kişi İsrail güçlerince alıkonuldu, ülkeye zorla götürüldü. Tıpkı 2010’da Mavi Marmara’da olduğu gibi.
2010 yılında İsrail komandoları, Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine saldırmış; 10 Türk vatandaşı hayatını kaybetmişti. Bu olayın ardından İsrailli komutanlar hakkında Türkiye’de dava açılmış, uluslararası arenada da geniş yankı uyandırmıştı.
2016’DA BİR GECE YARISI YASASI: DAVA REDDEDİLDİ, PARA ALINDI
Ancak 2016 yılında TBMM’de AKP çoğunluğunun oylarıyla çıkan yasa, bu davaların önünü kapattı. Türkiye, 20 milyon dolar karşılığında davalardan feragat etti.
Ödenen miktar “tazminat” değil, “ex gratia” yani hukuki sorumluluk taşımayan bir bağış olarak verildi. Yani Türkiye Cumhuriyeti devleti, vatandaşlarını öldüren İsrailli yetkilileri yargıdan muaf tuttu.
ERDOĞAN NE DEMİŞTİ? “GİDERKEN BANA MI SORDULAR?”
O dönem Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, törenlerle uğurladıkları Mavi Marmara olayına ilişkin kendisinin sürece dahil edilmediğini ima ederek şu cümleyi kurmuştu: “Giderken bana mı sordular?”
Bu söz, devletin vatandaşlarını koruma sorumluluğundan geri çekilmesinin açık bir ifadesi olarak yorumlandı. Mavi Marmara’nın siyasi sahipsizliği işte bu cümlede kendini gösterdi.
Aradan geçen 14 yıla rağmen benzer bir tablo bugün Madleen gemisinde yaşandı. İsrail yine uluslararası hukuku çiğnedi, yine sivillere saldırdı. Ve Türkiye yine bir iki cılız açıklamayla olayı geçiştiriyor.
CHP’li Mahmut Tanal’ın deyimiyle, “bağış karşılığı vazgeçilen adalet”, İsrail’e cesaret verdi. O günden bugüne cezasızlık politikası sürdü, bugün aynı zulüm tekrarlanabildi.
BİR DAVA NASIL BİTTİ, BİR SUÇ NASIL DEVAM ETTİ?
Mavi Marmara davası, Türkiye’de açılmış ve hukuki süreç başlamışken, hükümetin İsrail ile vardığı anlaşma sonucu geri çekildi. Üstelik davaya konu olan sanıkların yargılanmasını talep eden ailelerin başvuruları da Anayasa Mahkemesi tarafından reddedildi.
Bu gelişmeler, Türkiye’nin hem iç hukuk hem de uluslararası hukukta adalet arayışından vazgeçtiği anlamına geliyor.
MADLEEN GEMİSİNDEKİ AKTİVİSTLER GÖZALTINDA
Bugün Madleen gemisindeki aktivistlerin akıbeti belirsizliğini korurken, Ankara’dan sert bir tepki hâlâ gelmedi. 2010’daki Mavi Marmara’dan bu yana geçen sürede ne değişti?
Yanıt açık: Adalet yerine para tercih edildi, dava yerine diplomasi sustu, devlet yerine “bana mı sordular” yaklaşımı hâkim oldu.
Mavi Marmara’dan Madleen’e uzanan çizgi, İsrail’in uluslararası hukuku çiğnemede neden bu kadar rahat olduğunu gösteriyor. Çünkü geçmişteki suçlar cezalandırılmadı.
Erdoğan’ın “Bana mı sordular?” cümlesi bugün daha da anlamlı: Çünkü artık sormaya bile gerek duymayan bir İsrail, hukuksuzluğa kaldığı yerden devam ediyor.