Türkiye bir haftadır alev alev yanıyor. Hatay’dan İzmir’e, Manisa’dan Muğla’ya kadar onlarca ilde orman yangınları sürerken, yetkili kurumlar ise başarı hikâyeleri anlatmakla meşgul.
Tarım ve Orman Bakanlığı yangınlarla mücadelede “dünya çapında başarıdan” söz ederken, gerçekler sahada tam tersini gösteriyor: Evler tahliye ediliyor, insanlar çaresiz, canlar kaybediliyor. Yetkililer başarı öyküsü anlatıyor, vatandaş can havliyle evini terk ediyor
ORMAN GENEL MÜDÜRLÜĞÜ: AVRUPA’DA LİDERİZ
Türkiye’nin dört bir yanında binlerce hektar alan küle dönerken, Orman Genel Müdürlüğü’nden yapılan son açıklama tepki çekti: “Yangınları 2 dakikada tespit, 11 dakikada müdahale ediyoruz. 200 metreden yangınları algılayabiliyoruz. 25 bin personelimiz sahada.”
Kağıt üzerinde etkileyici görünen bu rakamlar, gerçekte yanan ormanları, tahliye edilen köyleri, yitirilen canları açıklamakta yetersiz kalıyor.
Eğer bu kadar hızlı tespit ve müdahale yapılabiliyorsa, o halde bir haftadır neden bu kadar çok yangın devam ediyor?
Neden Ödemiş’te 7 mahalle, Hatay’da 920 ev boşaltılmak zorunda kalındı?
BAKAN YUMAKLI: KONTROL ALTINA ALINDI AMA NE ZAMAN?
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı, İzmir, Bursa, Balıkesir, Eskişehir gibi şehirlerde çıkan yangınların “kontrol altına alındığını” açıklayarak kamuoyuna moral vermeye çalıştı. Ancak bu açıklamalar, yangınlar başladıktan kaç saat sonra ya da kaç mahalle boşaltıldıktan sonra geldi?
İzmir Ödemiş’teki yangınlar sırasında 3 kişi yaşamını yitirdi: Orman işçileri İbrahim Demir, Beydağ Orman İşletme Şefliği’nde görevli orman işçisi Ragıp Şahinbir ile 81 yaşındaki yatalak hasta İbrahim Erkan.
Bu kayıplar yaşanırken, kamuoyuna “başarılı mücadele” mesajı verilmesi, gerçeklikten kopuk bir algı yönetimini akıllara getiriyor.
İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, 26 Haziran – 4 Temmuz tarihleri arasında 12 ilde meydana gelen 65 orman yangınına ilişkin 44 şüphelinin gözaltına alındığını, bunlardan 10’unun tutuklandığını açıkladı.
Ancak soru şu: Gerçekten bu yangınların tamamı insan eliyle mi çıkarıldı?
İzmir Valisi Süleyman Elban, yangınların elektrik hatlarından çıktığını söylerken, GDZ Elektrik şirketi “somut bir bulgu yok” diyerek valiyi yalanladı.
Bir haftadır süren yangınlar arasında doğal nedenlerle ya da ihmalle çıkanlar da olabilir, ancak hiçbir devlet yetkilisi yetersiz hazırlık ya da koordinasyon eksikliğini gündeme getirmiyor.
YANGINA KARŞI DEĞİL, ALGIYA KARŞI SAVAŞ VERİLİYOR
Orman Genel Müdürlüğü’nün sosyal medya üzerinden paylaştığı drone görüntüleri, araç sayıları, personel bilgileri, felaketi yaşayan vatandaşlara pek anlam ifade etmiyor.
Hatay’da 920 ev boşaltılırken, İzmir’de alevler mahallelerin içine girerken, Muğla’da insanlar evlerini kendi imkânlarıyla savunmaya çalışırken, yetkililerin “Avrupa lideriyiz” diyerek övünmesi tepkilere yol açıyor.
Birçok sosyal medya kullanıcısı da “Madem her şey bu kadar iyi, neden bu kadar yanıyoruz?” sorusunu yöneltiyor.
VATANDAŞ ANLATIYOR: CİĞERİMİZ YANIYOR
Ödemiş’te tahliye edilen bölgelerden biri olan Karadoğan köyünden Engin Bek, yaşananları şu sözlerle anlatıyor: “Ciğerimiz yanıyor. Dağlarımız, bahçelerimiz, her şeyimiz gitti. Alevler evlerimize kadar girdi. Yetkililer yangınların kontrol altına alındığını söylüyor ama biz geceleri alevleri pencereden seyrettik.”
Sorular yanıt bekliyor:
Eğer 2 dakikada tespit, 11 dakikada müdahale yapılıyorsa, bir haftadır neden 65 yangınla uğraşıyoruz?
Koordinasyon eksikliği mi var, erken uyarı sistemleri mi işlemiyor?
Neden her yaz bu tablo tekrar ediyor?
Ormanların korunması için yıl boyunca ne yapılıyor?
ORMANLARIMIZ GÖZ GÖRE GÖRE YANIYOR
Her yıl yaz aylarıyla birlikte yangın kabusu yeniden başlıyor. Ve her yıl aynı şey oluyor: Yangın çıktıktan sonra müdahale, ardından “kontrol altına alındı” açıklamaları. Ama önleyici tedbirler, sorumluluk kabulü, bağımsız denetim raporları hâlâ yok.
Türkiye’nin ormanları yanarken, yetkililer hâlâ “dünyada en hızlı biz müdahale ediyoruz” diyorsa, o zaman gerçek sorumlularla değil, gerçeklerden kaçmakla meşgulüz demektir.