Bahçeli’nin Öcalan paradoksu

Söylemlerinde Öcalan’a karşı en sert lider olan Devlet Bahçeli, icraatlarında onun hayatını kurtaran ve bugün özgürlüğe giden yolu açan siyasi kararların arkasındaki isim olarak dikkat çekiyor.

Fotoğraf: Arşiv

Türk siyasetinde tutarlılık genellikle kısa ömürlüdür. Ancak bazı dönüşümler var ki sadece çelişki olarak kalmaz, tarihe geçer. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin Abdullah Öcalan’a yönelik ‘kurucu önder’ şeklindeki son açıklamaları tam da bu türden. Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan söz konusu olduğunda söylemleri ile eylemleri tamamen zıt bir figür olarak karşımızda duruyor aslında. Söylem düzeyinde en sert çıkışları yapan, meydanlarda urgan attıran, “hain”, “bölücü”, “bebek katili” gibi ağır ithamlarla Öcalan’ı hedef alan Bahçeli, iş icraata geldiğinde onu idamdan kurtaran kararların altına imza atan aktör olarak öne çıkıyor.

Bu çelişki sadece söz ve eylem farkı değil, aynı zamanda siyasi pozisyonunu konjonktüre göre şekillendiren bir yaklaşımın göstergesi. İşin ironik tarafı şu ki, Öcalan’ın yaşamda kalmasını, hatta şimdi cezaevinden çıkabileceği yönünde zemin hazırlanmasını sağlayan en kritik siyasi kararların altında, söylem düzeyinde onu en çok hedef alan kişinin imzası var: Devlet Bahçeli.

TÜRK SİYASETİNİN EN İLGİNÇ PARADOKSU

Dolayısıyla tarihsel gerçekliğe bakıldığında, Öcalan’ın en büyük düşmanı gibi görünen Bahçeli, aslında onun hayatını ve siyasal varlığını sürdürebilmesinin en önemli kilometre taşlarını döşeyen kişi olarak da okunabilir. Bu tablo, Türk siyasetindeki en ilginç ve en çok sorgulanması gereken paradokslardan biridir.

Bahçeli’nin ‘kurucu önder’ dediği Abdullah Öcalan ile ilgili söylemlerinin ve eylemlerinin kronolojisine bakarsak bu paradoksu çok daha iyi anlayabiliriz.

İDAMDAN AFFA GİDEN YOL: 1999’UN KIRILMA ANI

1999 yılında Öcalan, Kenya’da yakalanıp Türkiye’ye getirildiğinde kamuoyunun ezici çoğunluğu idam beklentisi içindeydi. Yargılamalar sonucunda Abdullah Öcalan, Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde idam cezasına çarptırılmıştı. MHP’nin de yer aldığı DSP-ANAP-MHP koalisyon hükümeti döneminde, Bahçeli’nin başkanlığındaki MHP, idam cezasının infazını durdurarak, Öcalan’ın idam edilmesinin önünü kapattı. O günlerde Bahçeli’nin “hukuki süreç işlesin” diyerek idam kararının uygulanmasını zamana yayması, fiilen Öcalan’ın hayatını kurtaran dönüm noktasıydı. 57. Hükümet —DSP, ANAP ve MHP koalisyonu— Avrupa Birliği müzakereleri kapsamında idam cezasını tamamen kaldırdı. İdam cezasını kaldıran belgenin altında bizzat Bahçeli’nin imzası vardı. Böylece Öcalan’ın cezası ağırlaştırılmış müebbet hapse çevrildi. Bu gelişmeler, o günlerden bugüne kamuoyunun hafızasında tek bir cümleyle kaldı: “Bahçeli, Öcalan’ı ipten aldı.”

SERT SÖYLEM, YUMUŞAK İCRAAT

Bahçeli’nin söylemleri ise yıllar boyunca hep sert kaldı. Mitinglerde “bebek katili”, “vatana ihanetin simgesi”, “hain başı” gibi ifadelerle Öcalan’ı hedef aldı. 2011’de “Boynuna ipi geçirmeyen şerefsizdir” diye haykırarak miting kürsüsünde urgan sallayan Bahçeli, “Bu ip ya Öcalan’ın boynuna geçecek ya da bu milletin sabrı taşacak!” diyordu. AKP’nin 2013–2015 yılları arasında yürüttüğü “çözüm süreci”ni en sert şekilde eleştiren isimlerden biri olan Bahçeli, o yıllarda İmralı görüşmelerini “ihanet”, “bölünme planı”, “milletin sırtına saplanan hançer” olarak tanımlamıştı.

  1. Hükümet döneminde alınan idam cezasının kaldırılmasına ise “MHP karşı çıkmıştı” diyerek sorumluluktan kaçmaya çalıştı. Ancak dönemin belgeleri, bu kararın altında bizzat kendisinin imzası olduğu ortaya koydu.

EYLEM YİNE SÖYLEMDEN FARKLI

Ancak siyasal pozisyonları çoğunlukla bu sertliğe paralel gitmedi. Özellikle 2015 sonrası “çözüm süreci”ne karşı sert bir tavır almasına rağmen, AKP ile kurduğu Cumhur İttifakı çerçevesinde İmralı ile dolaylı veya direk temaslara da karşı çıkmadı. 2019 yerel seçimleri öncesi Öcalan’ın mektubunun kamuoyuna açıklanması gibi adımlar bile Bahçeli tarafından eleştirilmedi.

VE ŞİMDİ: ÖCALAN SERBEST Mİ KALACAK?

Son dönemde “çözüm süreci” tartışmalarının yeniden alevlenmesi, AKP’ye yakın kalemlerin Öcalan lehine yazılar kaleme alması ve hatta bu süreci meclisteki konuşmasında Öcalan için ‘gelsin mecliste konuşsun’ diyerek bizzat başlatan Bahçeli’nin bu hamlesi, “Öcalan’a özgürlük” zeminine hazırlık mı yapılıyor sorularını gündeme taşıyor. Öcalan ile ilgili konuşurken ‘kurucu önder’ diye bahsetmesi Bahçeli’nin geçmişte olduğu gibi bu süreçte de fiiliyatta PKK liderine bir kez daha hayat öpücüğü vereceğini gösteriyor.

HEDEF ERDOĞAN’A ADAYLIK YOLUNU AÇMAK

Bahçeli’nin son açıklamasında Öcalan’dan ‘kurucu önder’ diye bahsetmesi kimi siyaset gözlemcilerine göre, Cumhur İttifakı’nın yeni hedefi olan Kürt seçmeni kazanma hamlesinin bir parçası. Asıl hedefin ise DEM Parti’yi de yanlarına alarak Anayasa’ya göre tekrar adaylığı mümkün olmayan Recep Tayyip Erdoğan’a yeniden adaylık yolunu açmak olarak değerlendiriliyor.

Bu söylem dönüşümünün ardında ne kadar siyasi hesap ne kadar kişisel kanaat değişimi var; bunu kestirmek zor. Ama ortada açık bir gerçek var: Bahçeli, ipten aldığı Öcalan’ı şimdi de cezaevinden çıkarmaya hazırlanan bir çizgide yürüyor.

TARİH BİR İRONİYİ YAZIYOR

Sonuç olarak tarih ilginç bir ironiyi yazıyor: Abdullah Öcalan’ın yaşamda kalmasını sağlayan, onun siyasi varlığını bugüne taşıyan kararların altında, onu en çok hedef alan siyasetçinin imzası var. Söylemlerinde “en büyük düşman” olan Bahçeli, uygulamada Öcalan’ın “en sessiz kurtarıcısı” gibi duruyor.

Haberi Paylaş