Dünyadaki tatlı suyun yaklaşık %61’ini barındıran Antarktika buz tabakası, iklim uzmanlarının giderek artan kaygılarına yol açıyor. 26,5 milyon metreküp buz içeren bu devasa kütlenin tamamen erimesi halinde, deniz seviyesinin yaklaşık 58 metre yükseleceği hesaplanıyor. Bu durum, küresel çapta ciddi çevresel ve sosyal etkiler doğurabilir.
NORCE Araştırma Merkezi’nden buzul bilimcisi David Chandler, mevcut gözlemlerin durumun vahametini ortaya koyduğunu belirtiyor. Chandler, özellikle okyanus sıcaklıklarındaki küçük artışların bile buz tabakasında zincirleme ve büyük kayıplara neden olabileceğine dikkat çekiyor. Antarktika’daki buz erimesi hızlanarak devam ediyor ve bu durum küresel iklim dengesini tehdit ediyor.
BATI ANTARKTİKA’NIN KRİTİK BÖLGELERİ
Batı Antarktika’daki Amundsen Denizi çevresindeki buzullar, özellikle Pine Adası, Thwaites ve Smith buzulları, son yıllarda ciddi erimeye maruz kalıyor. 1996-2006 yılları arasında buz kaybı %75 oranında artış gösterdi. “Kıyamet Günü” olarak adlandırılan Thwaites buzulu ise, yaklaşık 160 kilometrelik ön kısmı her yıl 3 kilometre denizin içine doğru çöküyor. Bu buzulun tamamen erimesi, deniz seviyesini 3 metre yükseltebilecek devasa Batı Antarktika buz tabakasını doğrudan etkileyebilir.
KÜRESEL ŞEHİRLERİN SU ALTINDA KALMA RİSKİ
Amerika Kıtası: Miami ve New York gibi önemli metropoller, deniz seviyesindeki yükselme ve fırtına kaynaklı su baskınlarıyla karşı karşıya. Miami, özellikle düz kıyı yapısı nedeniyle dünya genelinde en savunmasız şehirler arasında yer alıyor. 2050’ye kadar güney Florida kıyılarının büyük bölümü su altında kalabilir; 2060’a gelindiğinde ise yaşanabilir alanların %60’ından fazlasının sulara teslim olacağı öngörülüyor.
Avrupa: Rotterdam, Dublin, Glasgow, St. Petersburg, Barselona, Kopenhag gibi birçok büyük Avrupa kenti deniz seviyesinden etkilenme tehlikesiyle karşı karşıya. Türkiye’de ise İzmir ve İstanbul’un özellikle Marmara ve Ege kıyılarındaki ilçeleri risk altındaki yerleşim alanları arasında bulunuyor. İzmir’in büyük bir kısmı sular altında kalabilirken, İstanbul’un güney bölgeleri de tehdit altında.
Asya-Pasifik: Çin’in kalabalık metropolü Şangay ve Tayland’ın başkenti Bangkok, deniz seviyesindeki artış nedeniyle önemli tehditlerle karşılaşıyor. Şangay’ın yüzyıllardır yaşadığı batma sorunu devam ederken, 2050 yılına kadar ortalama deniz seviyesi 45-50 cm yükselebilir.
ADA ÜLKELERİNİN YOK OLMA TEHLİKESİ
Maldivler, Tuvalu gibi alçakta bulunan ada ülkeleri, yükselen deniz suları nedeniyle yok olma riski taşıyor. Bilim insanları, mevcut erime hızının devam etmesi halinde 2100 yılına kadar bu bölgelerin yaşanmaz hale geleceği uyarısında bulunuyor.
Küresel ısınmanın etkileriyle mücadelede öncü ülkelerden biri olan Hollanda, önümüzdeki yüzyıllar içinde sular altında kalma riski en yüksek ülke olarak öne çıkıyor. Ülke, hali hazırda deniz yükselmesine karşı barajlar ve su yönetim sistemleriyle bu tehdide karşı mücadele veriyor.
BATI ANTARKTİKA’DA DOMİNO ETKİSİ
Thwaites buzulu, yalnızca deniz seviyesini artırmadaki rolüyle değil, aynı zamanda arkasındaki geniş buz alanlarını tutan “şişe mantarı” gibi davranmasıyla da kritik önemde. Bu buzulu destabilize olursa, Batı Antarktika buz tabakasının tamamı dengesini kaybedebilir. Uzmanlar, Thwaites’in 23. yüzyıla kadar tamamen yok olabileceğini öngörüyor.
OKYANUS ISINMASININ ERİMEDEKİ ROLÜ
Meksika Körfezi’nden başlayıp İngiltere kıyılarına uzanan derin okyanus akıntıları, Antarktika bölgesinde buz tabakasının erimesini hızlandırıyor. Pasifik Okyanusu’nun ısınması ve rüzgar düzenlerindeki değişiklikler, dipteki ılık suyun kıta sahanlığının üzerine çıkmasına sebep oluyor ve bu durum buzun hızlı erimesine yol açıyor.
HIZLA KÖTÜYE GİDEN DURUM
Son yıllarda yapılan ölçümler, Antarktika’nın 1992-2017 arasında 3.3 trilyon tondan fazla buz kaybettiğini ortaya koyuyor. 1992-2012 yılları arasında yıllık buz kaybı 84 milyar tonken, sonraki 5 yılda bu miktar 240 milyar tonun üzerine çıktı. Erime oranındaki artış, deniz seviyesindeki yükselişe katkıyı da beş kat artırdı.
GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN EŞİK
Bilim insanları, buz tabakasının belirli bir kritik noktayı aşması durumunda erimenin kendi kendini besleyen ve durdurulamaz bir sürece dönüşeceğini vurguluyor. Sıcak okyanus sularının buzun kenarlarını derin havzalara doğru çekmesi, buzul kaybını hızlandırıyor. 2070 yılına kadar Antarktika’nın ortalama sıcaklığının endüstri öncesi döneme göre 3°C artması bekleniyor; bu da yaz aylarında deniz buzunun %45’ten fazlasının yok olması anlamına geliyor.
KÜRESEL TEHDİT VE ACİL ÖNLEMLER
Isınmanın 2°C altında tutulamaması durumunda Antarktika’nın kritik sınırı aşarak geri dönüşü olmayan değişimlerin yaşanması kaçınılmaz görünüyor. Bu senaryo, milyonlarca insanın yaşadığı alanları su altında bırakacak küresel bir felaketi beraberinde getirecek. Bilim insanları, hızla harekete geçilmezse, tarihin en büyük çevresel krizlerinden birine yol açılabileceği konusunda hemfikir.