Öcalan’ın rolü ve Erdoğan’ın stratejisi üzerine Ankara kulislerinde neler konuşuyor? Devlet Bahçeli aslında kimin çağrısını yaptı? Erdoğan neden geri planda kalmayı tercih etti. İmralı'nın ya da DEM kadrosunun üzerinde ince çalışılmış bu çağrıya hayır deme imkanı var mıydı?
TBMM’nin 28. Dönem 3. Yasama yılında MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti’nin yöneticileri ve vekilleri ile tokalaşması ile başlayan süreç ile birlikte 2024 yılının son günleri ve 2025 yılının ilk haftası Türkiye siyasinin nabzı DEM Parti heyetinin yaptığı ziyaretlerde attı.
28 Aralık'ta İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan'la görüşen kamuoyunda DEM parti İmralı heyeti olarak anılan isimler aralarında Ahmet Türk’ü de alarak siyasi partileri ziyaret ettiler.
İlk olarak 2 Ocak'ta TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un daha sonra MHP Lideri Devleti Bahçeli’nin kapısını çalan DEM heyeti daha sonra Gelecek Partisi, Adalet ve Kalkınma Partisi ile Saadet Partisi'ni ziyaret etti.
Heyet son olarak 7 Ocak Salı günü de CHP Başkanı Özgür Özel, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan ile görüşerek epey bir malzeme topladı.
Ziyaretlerden sonra basının karşısına geçilse de ziyarette ne konuşulduğu konusunda kamuoyuna bir açıklama yapılmadı.
İmralı Heyeti ziyaret ettikleri bütün partilerin genel başkanları ile görüştüler. Bu konunda bir istisna AK Parti genel merkezinde yaşandı. Partili Cumhurbaşkanı Erdoğan genel başkanı olduğu partisini ziyaret eden heyet ile yapılan görüşmede bulunmadı.
ERDOĞAN, NEDEN İMRALI HEYETİ İLE GÖRÜŞMEDİ?
Erdoğan, gibi her adımını anketlere danışarak atan bir siyasi aktörün DEM Parti heyetiyle partisinin genel merkezinde yapılan görüşmede olmamasının mutlaka bir nedeni var. Hatta madde madde yazılacak nedenleri var demek mümkün.
Öncelikle Erdoğan birinci çözüm sürecinde partisine kesilen siyasi faturanın bir benzerini tekrar yaşamak istemiyor.
Kendisi üzerinden özellikle görev süresinin uzatılması noktasına bir talebi olduğunun kamuoyu tarafından net bir şekilde görülmesini arzu etmiyor.
Görünen o ki Erdoğan, MHP liderinin çağrısıyla başlayan bu süreçte kendisini hakem olarak konumlandırıyor.
Ve bu süreçten her şekilde karlı çıkmanın hesabını yapıyor. Başarı olursa katkısını anlatması veya başarısızlık olursa bütün faturayı MHP liderine keserek elini yıkayıp çıkması Erdoğan için sıradan bir siyasi manevra.
ANKARA KULİSLERİNDE NELER KONUŞUYOR?
TBMM'nin 28. Dönem 3. Yasama Yılının 1 Ekim günü yapılan açılışında MHP lideri Bahçeli’nin DEM Parti’nin yöneticileri Tuncer Bakırhan, Sezai Temelli ile milletvekilleri Pervin Buldan, Sırrı Sakık’la el sıkışması sonrası başlayan sürecin geçmişi olduğunu dillendirenlerin sayısı oldukça fazla.
Bahçeli, DEM Partililerle yaptığı bu tokalaşmadan sonra partisinin grup toplantısında "Şayet terörist başının tecridi kaldırılırsa gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun. Terörün tamamen bittiğini ve örgütün lağvedildiğini haykırsın," " diyerek, İmralı Cezaevi'nde bulunan Öcalan'a çağrıda bulundu.
Bahçeli’nin çağrısının planlandığını ama bu çağrıdaki “Öcalan, gelsin TBMM'de DEM Parti grup toplantısında konuşsun” cümlesinin planlanmadığını süreci planlayanların bundan rahatsızlık duyduğunu Erdoğan’ın süreci dışardan takip etme kararını bu sebeple aldığını iddia edelerin düşüncelerini yabana atmamak lazım.,
İKTİDAR BİR TAŞLA KAÇ KUŞ VURACAK?
Birinci çözüm sürecinde yaşanan başarısızlıktan DEM Parti kadrolarının ve İktidar kanadının ders çıkardığını gözlemlemek mümkün.
Peki ders çıkarmak oyuna gelmemek için yeterli mi?
Çözüm için çağrısını oldukça yüksek perdeden seslendiren MHP’ye veren kadrolar sağlam bir oyun kuruyor.
MHP liderini İmralı kapısının koç başı yapan kadrolar bu süreçten her şekilde kazançlı çıkmayı planlıyorlar. İnce düşünerek yaptıkları bu hamleye DEM Parti’sinin ve Kandildeki kadronun kayıtsız kalması mümkün değildi.
Nitekim kayıtsız kalamadılar da.
Oyun kuruculara göre sürecin devamından barış adına beklenen hiçbir şey olmasa Kürt siyaseti ve Kandil ağır yara alacak. DEM Partisi tabanında ciddi bir kırılma olacaktır.
İMRALI BAŞLAYAN SÜRECİN NERESİNDE?
Bu güne kadar özellikle suç örgütü liderlerini af konusunda attığı adımların arkasında duran Bahçeli’nin işaret fişeğini atarak başlattığı yeni süreç İmralı ile ortak hazırlanmış, Erdoğan’ın bir dönem daha görev süresinin uzatılmasına yeşil ışık yakılmış, Öcalan için bugün dillendirilen “umut hakkı” toplumun hafızasına Perinçek tarafından bir tohum olarak atılarak toplum hazırlanmıştı.
Bahçeli'nin devlet içinden 'bir elin' İmralı ile tokalaşmadan böyle bir çağrıyı yaptığını düşünmemek gerekir. Yakında görülecektir ki İmralı aslında bu sürecin kıyısında, köşesinde değil tam merkezindedir.
*RAUF YILMAZ