Suriye'nin Lazkiye ve Tarsus bölgelerinde Alevilere yönelik saldırılara ilişkin açıklama yapan AKP'li isimler, yaşananların provokasyon olduğunu öne sürdü.
AKP yönetimi, Suriye'nin özellikle Lazkiye ve Tarsus bölgelerinde Alevilere yönelik saldırıları "provokasyon" olarak savundu.
AKP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik, çoğunlukla Suriye'de yaşanan çatışmalar ve Alevilere yönelik katliam iddialarıyla ilgili "bölgede mezhep ve etnik kökene dayalı bir provokasyon yapılmaya çalışıldığını" savundu. Çelik, kendilerinin asla siyasal mezhepçilik yapmadıklarını savundu.
Ömer Çelik, "Lazkiye'de ortaya çıkan, Suriye güvenlik güçlerine dönük saldırı, Suriye'nin birliğine dönük terörist saldırıdır. En önemli şiarımız Suriye tüm Suriyelilerindir şiarıdır. Suriye'nin uydu devleti haline getirme faaliyetlerini kabul etmiyoruz" diye konuştu.
Bu haberler de ilginizi çekebilir:
Çelik, şöyle devam etti: "Suriye halkı özgür, medeni bir hayat istiyor. Uluslararası toplumun Suriye yönetiminin yanında olmalı. Orayı istikrarsızlaştırmak isteyenler çökmüş devlet yapısı istiyor. Mezhep ve etnik provokasyonları kullanılıyor. 'Suriye Suriyelilerindir' derken hepsini kapsayacak şekilde tüm grupların güven içinde olduğu yapının ortaya çıkmasını söylüyoruz."
Çelik, saldırıyı düzenleyenlerin ise "Esad rejiminin artığı olan, Esad rejimini diriltmek için kullanılan bir takım güçler" olduğunu dile getirdi. Çelik,"Sosyal medyada kullanılan dil özenli olmalı. 'Bu bir Nusayri isyanıdır' şeklinde dil kullanılması yanlıştır. Biz bütün grupların terörle yan yana anılmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bu gruplara kardeşlik siyaseti ile yaklaşıyoruz. Esad'ın katliamları Nusayrilere mal edilemez. DEAŞ katliamları da Sünnilere mal edilemez" ifadelerini kullandı.
CEVDET YILMAZ: PROVOKASYONLAR KAYBETMEYE MAHKUM
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da Suriye'nin Lazkiye kentinde yaşanan olaylarla ilgili sosyal medya üzerinden bir açıklama yaptı. "Son günlerde Suriye’de yaşanan olaylar hepimizi üzmektedir" diyen Yılmaz, "Tüm unsurları ile kardeşimiz olan Suriye halkını etnik ve mezhebi kimlikler üzerinden çatıştırma ve istikrarını bozma gayreti içinde olanlar başarılı olamayacaktır" ifadelerini kullandı.
Eski rejim kalıntılarının da hukuk dışı hareket eden her türlü oluşumun da, kapsayıcı bir siyasi yapı yönünde Suriye’nin tarihi dönüşümüne set çekemeyeceklerini söyleyen Yılmaz, şöyle devam etti: "Suriye üzerinden ülkemizde mezhepler arası provokasyon yapma çabaları da milletimizin feraseti ve devletimizin gücü karşısında kaybetmeye mahkumdur. Türkiye Cumhuriyeti olarak komşumuz Suriye’nin farklı dinden, mezhepten ve etnik kimlikten tüm vatandaşlarının güvenliğini, birliğini ve haklarını savunmaya devam edeceğiz. Birlik içinde istikrarlı ve müreffeh bir Suriye kardeşane temennimiz olduğu kadar, ülkemizin milli menfaatlerinin de gereğidir. Suriye hükümeti ve kurumları güçlendikçe, komşumuz Suriye’nin istikrarı da güçlenmiş olacaktır. Suriye’de yaşanan hadiselerde dışarıda suçlu arayanlar varsa, kimlerin istikrarsız ve güçsüz bir Suriye istediğine bakmaları yeterli olacaktır."
DSÖ: ÇATIŞMALAR ENDİŞE VERİCİ
Öte yandan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Suriye’deki gelişmelere ilişkin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, sahil kesimleri ve merkez bölgelerde yaşanan çatışmaların kaygı uyandırdığını bildirdi.
Sağlık tesisleri ve ambulansların zarar görmesinin, bölgedeki insanların sağlık hizmetlerine erişimini doğrudan etkilediğini vurgulayan Ghebreyesus, DSÖ’nün yaralıların acil bakımı için tıbbi malzeme ve ilaç temin etmeye çalıştığını kaydetti.
Ghebreyesus, DSÖ’nün sağlık hizmetlerinin kesintisiz devam etmesi için tüm taraflara çağrıda bulunduğunu belirterek, “Tıbbi yardımların en çok ihtiyaç duyanlara ulaşmasını sağlamak adına tüm tarafları sağlık hizmetlerine saygı göstermeye ve korumaya davet ediyoruz. Barış en iyi çözümdür” ifadelerini kullandı.