Diplomasının iptal edilmesinin ardından 23 Mart’ta tutuklanan CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, Silivri Cezaevi’nden çarpıcı bir mektup gönderdi.
Mektubunda, iktidarın ilan ettiği “Aile Yılı”na atıfta bulunan İmamoğlu, yaşananların bu kavrama taban tabana zıt olduğunu belirtti. Özellikle AK Parti ve MHP’ye oy vermiş vatandaşlara seslenen İmamoğlu, aile bütünlüğüne yönelik ciddi tehditlere dikkat çekti.
GECE BASKINLARI TEPKİ ÇEKTİ
İmamoğlu, mektubunda 19 Mart’tan bu yana yaşanan gözaltı ve tutuklama süreçlerini sert sözlerle eleştirdi. İmamoğlu, Sahur vaktinde yapılan ev baskınlarında kadınların, çocukların ve hasta bireylerin hedef alındığını belirterek, “Bir çağrıyla ifade vermeye gelecek insanlar, yüzlerce polisle gece evlerinden alınamaz” dedi. Gözaltı sürecinde yapılan uygulamaları “onur kırıcı” ve “hukuka aykırı” olarak niteledi.
Sözde gizli yürütülen soruşturmalarda dahi bilgilerin önceden sızdırıldığını belirten İmamoğlu, kamuoyunun trol hesaplar ve bazı medya organları üzerinden yönlendirildiğini ifade etti. Mektubunda, “Avukatların erişemediği dosyalar, ekranlarda itibarsız kişilerin ağzından servis ediliyor” diyerek, yargının bağımsızlığına gölge düşürüldüğünü savundu.
AİLELERE AĞIR ZARAR
İmamoğlu, evlere yapılan baskınlarda çocukların psikolojik olarak etkilendiğini, kadınların sabahın erken saatlerinde küçük çocuklarının önünde gözaltına alındığını belirtti. İmamoğlu, “Küpelere, kolyelere, hatta çocuk kumbaralarına el konuldu” diyerek, uygulamaların aile yapısına ciddi zarar verdiğini vurguladı. Bu tutumun, toplumun en hassas değerlerini hedef aldığını söyledi.
Mektubunda, geçmişi şaibeli kişilerin ifadeleriyle yürütülen operasyonların, milyonların oyunu almış siyasiler ve saygın bürokratlar için bir karalama kampanyasına dönüştüğünü ifade eden İmamoğlu, “Evlerde bulunmayan kasalar, paralar basına servis edilerek algı oluşturuluyor” dedi. Bu tür yöntemlerin toplumsal güveni sarstığını belirtti.
SEVKLER ZULME DÖNÜŞTÜ
Tutuklu kişilerin bayram arefesinde yüzlerce kilometre öteye, ailelerinden koparılarak sevk edilmesini “hukuksuzluk” ve “zulüm” olarak tanımlayan İmamoğlu, bu durumun sadece ailelerle sınırlı kalmadığını, savunma haklarını da doğrudan etkilediğini ifade etti. “Bu uygulama, askeri darbe dönemlerini aratmıyor” diye ekledi.
İmamoğlu, diplomasının iptalini bir sembol olarak tanımladı. “Koltuk uğruna yapılan bu hukuk dışı işlem, yalnızca benim değil; ailelerin malına, mülküne ve geleceğine olan inancını da sarsmıştır” sözleriyle yaşananları eleştirdi. Bu adımın halkta derin bir güvensizlik yarattığını savundu.
DEVLETE VE ADALETE GÜVEN
Yargı mensuplarına, üniversitelere ve güvenlik güçlerine olan güvenin bu süreçte ağır yara aldığını belirten İmamoğlu, “Hani aile kutsaldı?” diyerek iktidarın tutumuna dikkat çekti. Mektubunun sonunda ise şu sözlerle umut mesajı verdi: “Bu millet büyüktür. Mücadeleyi hak, hukuk ve adalet isteyenler kazanacaktır.”
Son olarak vatandaşlara da doğrudan seslenen İmamoğlu, “Çiğnenen millet iradesi bir gün tecelli edecek. Ülkemiz, yaratılan bu karanlık kuşatmadan elbet çıkacaktır” diyerek sürece dair iyimserliğini koruduğunu belirtti. Adaletin er ya da geç yerini bulacağına olan inancını yineledi.