15 Temmuz'da 20 günlük erdi, müebbet verildi, 8 yıl sonra tahliye edildi

Evet suçsuz olan erler tahliye edildi ama 8 yıl sonra... Hiçbir günahı olmayan gençler, 8 yıl özgürlüklerinden mahrum edildi.

SEVİNÇ ÖZARSLAN 25 Aralık 2024 HABER ANALİZ

Bugünün en güzel haberi, 15 Temmuz Acıbadem Türk Telekom davasında 7 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen 31 erin Yargıtay'ın bozma kararı sonrası tahliye edilmesi oldu.

15 Temmuz gecesinde Telekom'un önünde Acıbadem muhtarı dahil 6 vatandaş öldürüldü. Daha silah tutmasını bilmeyen erlere ise o gece orada bulundukları için 20 Nisan 2018'de, adam öldürmeye yardım etmekten 6 kez, anayasal düzeni bozmaktan da 1 kez olmak üzere toplam 7 müebbet verildi.

O erlerden biri 20 günlük er Emirhan Doğancılı'ydı. Doğancılı, o gece Kartal Kışlasında çıkarılıp Acıbadem Türk Telekom'un önüne götürülen 33 er arasındaydı.

"BU ÇOCUKLAR SUÇSUZ, ONLARI BIRAKIN"

Evet suçsuz olan erler tahliye edildi ama 8 yıl sonra… Hiçbir günahı olmayan gençler, 8 yıl özgürlüklerinden mahrum edildi.

Acıbadem davası görülürken mahkemede çok ilginç diyaloglar da yaşanmıştı. Şehit olanların aileleri, erleri işaret ederek, "Bu çocuklar suçsuz, onları bırakın" demişlerdi. Erlerin silahlarının balistik incelemeleri de temiz çıkmıştı ama buna rağmen müebbet verdiler.

Emirhan Doğancılı'nın annesi Emine Kaya ile beş yıl önce 2019'da uzun bir röportaj yapmıştım. Büyük bir şok içindeydi. Oğluna yapılan haksızlığı asla kabul edemiyordu, adalete, devlet yetkililerine güveniyordu. Onlara çağrıda da bulunmuştu ama 8 yıl sonra ancak sesini duydular.

Emine Kaya, "Oğlumun mahkemesi 2 yıl sürdü. Hepsine gittim. Bütün ifadeleri dinledim. Şehitlerin aileleri mahkemede, 'erler suçsuzdur' dedi, tahliyesini talep etti. Oğlum o gece eline silah almadığını söyledi. Balistik incelemeleri temiz. Şehit olan vatandaşların 3'ünün keskin nişancılar tarafından vurulduğu mahkeme kayıtlarına geçti. Tüm bunlara rağmen 20 günlük ere nasıl müebbet veriliyor anlamış değilim." demişti.

"HASTA RAPORU OLMASINA RAĞMEN ASKERE GİTTİ"

Kaya'nın açıklamaları şöyleydi:

"Biz Bursa'da yaşıyoruz. Üç çocuğum var. Emirhan'ın sağlık durumu zaten kötüydü. Ben askere göndermek istemedim. Ciğerlerinden iki kez ameliyat oldu. Hem sağdan hem soldan. Birinden ameliyat oldu. 10-15 gün sonra diğerinden. Su toplamış. Doktor ikisi birlikte su toplasaydı hayatını kaybedebilirdi demişti. Üşütmüş, biraz da alkolü, sigarası vardı.

Doktoru çok iyi bakılması, yemesine, içmesine dikkat edilmesi lazım dedi. Sigara içmemesi lazım dedi. İstanbul Gülhane Askeri Tıp Akademisine (GATA) gittik, askere gidebilir mi diye. Doktorumuz 'Gidemezsin ama yine de sen bilirsin' dedi. Gitme dedim ya da biraz geç git dedim oğluma ama 'Anne ben gideceğim, arkadaşlarım hepsi askerde, askerlik yapmayana kız vermiyorlar. Yarın öbür gün askerliğini yapamadı, çürük bu diye kendime laf söyletmem' dedi. Beni dinlemedi, gitti.

Oğlum acemi birliğini Samsun'da yaptı. 20 gün oradaydı. Usta birliği İstanbul Kartal Kışlası idi. 15 Temmuz olduğunda 20 günlük erdi. Komutanları 'tatbikat var' diye onları otobüse bindirmiş. Oğlum anlattığına göre akşam sekiz gibi koğuşta yatıyorlarmış. Hiç tanımadıkları bir komutan gelmiş ve Acıbadem'deki Telekom binasının önüne götürmüşler.

"HALK ÖNCE BİZE ALKIŞ TUTTU, SONRA NE OLDUĞUNU ANLAMADIK"

'Anne bizi Telekom'un oraya götürdüler. Halk önce bize alkış tuttu, su verdi. 'En büyük asker bizim asker' dedi. Bizi çok güzel çiçeklerle karşıladılar' dedi. Ama sonra ne olduğunu anlamadık. Yarım saat sonra küfretmeye, 'asker kışlaya' diye bağırmaya başladılar. Yukarıdan uçaklar geçiyor, etraftan silah sesleri geliyordu' diye ifade etti bulundukları ortamı.

Oğlum ile beraber o gün Acıbadem Telekom'a götürülen 34 er var. Bir er, hastalık nedeniyle tahliye edildi. 33'ü tutuklandı. İki yıl devam etti mahkemeleri. Biz hemen hemen her mahkemeye gittik. Mahkeme çok güzel gidiyordu. Bütün görüntüler, erlerin silahlarının balistik sonuçları her şey temiz çıktı. Benim oğlum o gece eline silah dahi almamış. 6-7 kişi daha var eline silah almayan. Bu mahkemede ispatlandı. Son mahkemede savcı 'Eline silah almayanlar isimlerini söylesin' dedi. Benim oğlum ile birlikte 6-7 kişi ayağa kalktı söyledi.

"BİZE ERLER ATEŞ ETMEDİ, KOMUTANLARDAN BİRİ DE ÖLDÜ"

O gece Acıbadem'de 6 vatandaş öldü. Bunlardan 3 kişiyi, başlarındaki komutanları vuruyor. Ölenlerden biri muhtar. Sonra o komutanlardan biri de ölüyor. Diğer 3 vatandaşı ise keskin nişancıların vurduğu mahkeme kayıtlarına geçti. Şehit olanların aileleri de 'Bize erler ateş etmedi, onlar yakınımızdaydı, kurşunlar arkadan geldi' diye ifade verdiler.

Mahkemede şehit yakınlarından iki bayan vardı. Biri genç, biri yaşlı. Zannedersem şehit olanlardan birinin annesi ve eşiydi. Erleri dinledikten sonra tahliyesini istediler, vatan sağolsun dediler. Bunların hepsi kayıtlarda var. 33 erin hiçbiri ne adam öldürdü, ne yaraladı. Sadece birkaç kişi havaya ateş etmiş. Yere ateş eden var. Başlarındaki komutanları, arkadaşlarının başına silah dayamış, 'Bunlar terörist, ateş edeceksiniz, etmezseniz ben sizin kafanıza sıkacağım' gibi cümleler kullanmış.


Biz çok ümitliydik tahliye edileceğinden. Sonunda ne oldu bilmiyorum. 20 Nisan 2018'de çocuklara 7 şer kez müebbet verildi. 6 müebbet adam öldürmeye yardım etmekten, 1 müebbet de anayasal düzeni bozmaktan. Suçsuz, günahsız, 20 günlük ere nasıl müebbet veriliyor, anlamış değilim. Tahliye olan er, karar açıklanırken hakime bir kağıt geldiğini ve hakim kağıda baktıktan sonra  yüzünün değiştiğini, asıldığını söyledi.

"BEN OĞULLARIMI YOKLUKLA BÜYÜTTÜM"

Ben oğullarımı yoklukla büyüttüm. Benim oğlum çalışmak için ilkokulu bıraktı. 14 yaşından beri çalışıyordu. Ayakkabı tamircisinde işe girdi.

Asker parasını kendi biriktirdi. Davul zurna bile tutamadık, müzik setimiz vardı, asker eğlencesini öyle yaptık. Küçük oğlan askere gitmeden önce abisini görmek istiyordu. Ama gidemedi. 'Anne yol parasını ağabeyime göndereyim, harçlık yapsın' dedi.O gece ben çok korkmuştum. 40 yaşındayım, ilk defa duydum 'darbe' kelimesini. İstanbul'da darbe çıkmış, Ankara'da darbe çıkmış diyorlar. Nedir bu diye soruyorum herkese. 

Bütün gece oğlumdan telefon bekledim. Telefonu kapalı, ulaşamıyorum. Sabaha karşı saat 04.30 gibi beni aradı. 'Otobüsteyiz, bekliyoruz, bir şey yok, merak etme beni' dedi. Bir daha görüşemedik.Ertesi gün babasını karakoldan aradı. Bir hafta sonra gördüm oğlumu. Ne olduğunu anlayamamıştı, yanında ölenler olduğu için psikolojisi bozulmuştu. Komutanlarının iki kişiyi öldürdüğünü görmüş. Sonra onun da öldüğünü görmüş. Ama öldürenleri görmediğini söyledi. Oğlum aklıma gelince nefes alamıyorum, canım çok yanıyor inanın."

WP2Social Auto Publish Powered By : XYZScripts.com